Niğde Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Niğde Mutlu Sonlu Masöz

Boşaltılmış bu bölümde bir grup asker duruyordu ve hallerine bakılırsa, sanki Scarlet ile eşlikçisi belirmeden önce keyifli bir sohbet yapıyordu. Scarlet gözlerini ileriye dikti. Wolf’un bu askerler içinde bulunduğunu Niğde Mutlu Sonlu Masöz sanmıyordu fakat bunu öğrenmeye de niyeti yoktu. Salonun giriş kapılarına ulaştılar ve Scarlet koca kapılardan birini iterek açtı. Lobiye ve şatafatlı basamaklara bakan bir balkona çıkmışlardı. Tavandaki delikten hâlâ güneş ışığı görünmüyordu -belli ki Scarlet, hücresinde tüm bir günü geçmişti.

Eşlikçisi, Scarlet’ın dirseğinden tuttu ve onu melek heykellerinin yanından geçirerek basamaklardan uzağa doğru çekiştirdi. Scarlet kolunu çekerek kurtardı ve buraya kadar olan yolculuklarını hafızasına kazımaya çabaladı. Aklında opera binasının bir planını oluşturdu fakat babaannesini görme hevesi içindeyken, başka bir şeye odaklanmak  kolay değildi. Nihayet babaannesine kavuşmak üzereydi. Hemen hemen üç uzun hafta süresince bu canavarlar tarafınca esir edilmenin düşüncesi bile midesinin kasılmasına sebep oldu.

Niğde Mutlu Sonlu Masöz

Adam onu bir balkona uzanan merdivenlerden yukarı yönlendirdi ve sonra bir üst kata doğru devam ettiler. Kapalı kapılar, içerideki sahnenin daha yükseklerdeki localarına açılıyor olmalıydı. Fakat asker bu kapıların yanından geçti ve bir başka koridora yöneldi. Sonunda kapalı bir kapının önünde durdu. Tokmağı kavradı ve kapıyı ittirdi. Sahneye bakan özel balkonlardan birine ulaşmışlardı. Balkonda yalnız, kırmızı kadife kaplı, iki sıra hâlinde dört koltuk bulunuyordu. Babaannesi ön sıradaki bir koltukta oturmuştu. Kalın bir atkuyruğu yaptığı gri saçları, koltuğun arkasından sarkmıştı. Scarlet’ın bunca zamandır  içine akıttığı gözyaşları tüm gücüyle serbest kaldı.

“Babaanne!” Babaannesi şaşkınlıkla irkildi ama Scarlet çoktan ona doğru koşmaya başlamıştı. Koltuklar ile tırabzan arasına vardığında dizleri üstüne yığıldı ve başını babaannesinin kucağına yaslayarak ağlamaya başladı. Babaannesinin bahçede çalışırken giydirilmiş olduğu toz toprak içindeki kotu hâlâ üstündeydi. Toprak ve samanların tanıdık kokusu kumaşın üstünden yayılarak Scarlet’ın burnuna çarptığında, kızın ağlayışı daha da şiddetlendi. “Scarlet! Burada ne işin var senin?” diye sordu babaannesi, ellerini torununun sırtına koyarak. Babaannesi sert bir sesle, kızgınca ama yine de şefkatli bir şekilde konuşmuştu. “Ağlama artık. Kendini gülünç duruma düşürüyorsun.” Scarlet’ın başını kucağından ayırmasını sağladı. “Tamam artık, sakinleş. Burada ne işin var?”